NEİSA'DAKİ KUTSAL KARPATİS ORMANINDAN AĞAÇ KESEN İKİ GÜNAHKÂR:
ARTEMES İLE HERMAİOS (İ.S. 2. YÜZYIL)
 
Lykia’da, bugünkü Kaş (Antiphellos) ilçesinin 25km. kadar kuzeyinde ve Sütleğen köyünün doğusundaki Meryemlik Tepesi’nde Neisa (veya Nisa) adındaki antik bir kentin kalıntıları yer almaktadır. Ne zaman kurulduğunu bilmediğimiz Neisa kenti İ.Ö. 2. yüzyılda bir sikke basmıştı. Ünlü coğrafya bilgini Ptolemaios (İ.S. 2. yüzyıl) ile bir Gezi Rehberi (Synekdemos) yazarı olan Hierokles (İ.S. İ.S. 6. yüzyıl) Neisa’dan söz etmekte ve bu kentin adı Bizans devri piskoposluk listelerinde (Notitiae Episcopatuum) yer almaktadır. Neisa kalıntıları arasında bulunmuş olan birkaç yazıttan anladığımıza göre burada bir tiyatro, stadium ve stoalı bir agora bulunmaktaydı. Günümüzde, kentin surlarının bazı bölümleri, mezarlık (nekropolis) alanındaki bazı lahitler ve birkaç mezar binası görülebilir durumdadır.
Prof. Dr. Sencer Şahin, 2007 yılında Neisa yöresinde yaptığı bir araştırmada, sedir ağaçları ile kaplı ünlü Kıbrıs Kanyonu’nun batısındaki Meryemlik Tepesi’ne yakın bir yerde ilginç bir Grekçe bir yazıt buldu ve yayınladı. Kireçtaşından bir blok üzerinde yer alan ve İ.S. 2. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen bu yazıtı şöyle çevirmek mümkündür:
«Kilortes’in başrahip olduğu yılda: Hiç kimse, hiçbir zaman Kartapis’deki ormandan dışarı kereste götürmedi; ama yalnızca Hermaios’un oğlu ve Apollonios’un torunu olan Neisa’lı Artemes ile, Hermaios’un oğlu ve Theodotos’un torunu olan Neisa’lı Hermaios buna teşebbüs ettiler. Bu yazıyı okuyan sizler, şansınız bol olsun!»
Yazıtta sözü edilen Karpatis ormanı, olasılıkla Neisa kentinin veya buradaki varlıklı bir ailenin malıydı Hiç kuşku yok ki bu orman, günümüzde olduğu gibi, antik devir boyunca sedir ağaçları ile kaplıydı. Dayanıklılığı nedeniyle, bu ağaçtan elde edilen kereste geçmişte gemi yapımında kullanılmaktaydı.
Yazıttaki “Hiç kimse, hiçbir zaman Karpatis’deki ormandan dışarı kereste götürmedi” ifadesinden anlıyoruz ki, burası tanrılara ait kutsal bir ormandı. Antik devirde kutsal ormanlardan (hyle, alsos), parklardan (paradeisos) ve hatta bahçelerden (kepos) ağaç kesmek büyük bir günahtı ve tanrılar böyle bir davranışı asla affetmezlerdi. Anlaşılan, Artemes ile Hermaios adındaki iki oduncu, o güne kadar kimsenin çiğnemediği bir kutsal yasayı (lex sacra) çiğneyerek büyük bir günah işlemiş ve bu nedenle tanrı(lar) birine veya her ikisine bilmediğimiz bir ceza (hastalık?) vermişlerdi. Diğer birçok itiraf (confessio) yazıtında da görüldüğü gibi, tanrısal cezadan kurtulmak isteyen bu iki günahkar, işledikleri suçu itiraf ettikten sonra ve tanrıların emri uyarınca bu olayı bir taş üzerine yazdırıp herkesin görebileceği bir yere yerleştirmişlerdi.
[Bu konuda geniş bilgi ve örnek için ayrıca şu yazımıza bakınız: «Bir Lydia Yazıtından: Her kim Ağaca Zarar Verirse, Karşısında Öfkeli bir Tanrı Bulacaktır»].
      H. Malay        
 
KISA KAYNAKÇA:
G.E. Bean, The Princeton Encyclopedia of Classical Sites, s.v. Nisa Lycia, Turkey.
S. Şahin, “Zwei Holzfäller und der Wald in der Kartapis bei Neisa”, Gephyra 4, 2007, s. 37-45.
M. Ricl, “Sacrilege in a Sacred Forest ? New Interpretation of a Recently Published Inscription from Lycia”, Belgrade Historical Review III, 2012, 25-29.