KLAROS’LU APOLLON’UN
TROKETTA’DAKİ BİR SALGIN HASTALIK HAKKINDAKİ KEHANETİ
1888 yılında, Manisa’nın Turgutlu ilçesine bağlı Derbent köyünde, alt kısmı noksan olan ve üç cephesinde Grekçe bir yazıt yer alan bir heykel kaidesi bulundu. Eser ilk kez 1889 yılında yayınlandı ve günümüze kadar yüzlerce bilimsel çalışmaya konu oldu. 1906 yılından sonra ortadan kaybolan bu heykel kaidesi 2000 yılında yeniden bulundu ve Manisa Müzesi’ne taşındı.
Sözünü ettiğimiz kaidenin ön cephesinde bir sunu yazıtı, diğer iki cephesinde de Klaros’daki Tanrı Apollon’un vezinli bir kehaneti yer almaktadır. Grekçe yazıtın çevirisi şöyledir:
«Klaros Apollonunun kehaneti gereğince, Kaisareia Troketta halkı, Kurtarıcı Apollon’un (bu heykelini) saygıdeğer tanrılara (imparatorlara ?) adadı. Tanrı’nın heykeli ve kaide için (gereken) parayı (Apollon’un) rahibi, Paphlagonia’lı Glykon’un oğlu Miletos ödedi. Anıtın müteahhitliğini ... oğlu Hermogenes yaptı.
Kehanet: Karlı Tmolos (Bozdağ) dağının eteğindeki Troketta’da yaşayan ve Bromios (Dionysos) ile Khronos’un kudretli oğlu (Zeus) tarafından onurlandırılan sizler, şimdi büyük bir dehşet içinde, gerçeği öğrenmek için neden benim kapıma dayandınız ? Madem merak ettiniz, size tüm gerçeği bildireceğim:
Eyvah eyvah! Ovaya büyük bir felaket düştü! Kaçıp kurtulunması imkansız öyle bir hastalık ki, bir elinde intikam kılıcını (Poine) taşıyor, diğerinde de henüz ölenlerin hüzünlü görüntülerini. Hastalık, bütün ovayı tüketiyor ve yeni doğanları biçiyor ve bütün nesil perişan oluyor ve ölümlüleri pislik içinde azap çekmeye zorluyor. İşte, başınızda böyle bir bela var ...
Sizler! Bu beladan kurtulmak üzere tanrısal yasalara uygun bir yol bulmak için telaşlanan ve gerçekten yardım dilemek için bana gelen sizler! Yedi ayrı pınardan saf su temin edin. Ve sonra bu suyu (kükürtle ?) arıtın ve sonra bunu hemen, bundan hoşnut olan Nymphalarla (sudaki periler) birlikte evlere serpin.
(Ayrıca,) ovadaki bu felaketten sağ salim kurtulan insanlar (ileride) şükranlarını ifade edebilsinler diye, derhal, ovanın ortasında bir elinde (yay ?) tutan bir Phoibos heykelinin dikilmesini sağlayın ...».
Yazıtta adı geçen Troketta adındaki küçük yerleşim, Turgutlu ile Gökkaya arasındaki tepelerden birinde yer almaktaydı. Yakın zamanlarda Ödemiş’te bulunan bir yazıt, Troketta’nın tarihinin İ.Ö. 2. yüzyıla kadar gerilere gittiğini göstermektedir. Roma imparatorluk devrinde adına Kaisareia (“imparator’a ait”) sıfatını ekleyen Troketta’lılar, bu dönemde komşu Tmolos (Gökkaya) köyü ile bir birlik oluşturmuşlardı.
Yukarıda şiirsel olmayan bir çevirisini verdiğimiz kehanet metninden de anlaşıldığı gibi, muhtemelen İ.S. 2. yüzyılda büyük bir salgın hastalıkla (olasılıkla veba) karşılaşan Trokettalılar, o dönemin ünlü kehanet merkezlerinden biri olan Klaros’a (Ahmetbeyli) elçiler göndererek, tanrı Apollon’un kehanetine başvurmuşlar ve aldıkları cevapta (khresmos) kendilerine bu büyük felaketten kurtulmanın çareleri anlatılmıştı (Klaros gibi o devrin popüler bir kehanet merkezinin Troketta gibi küçük bir köyün başvurusuna böyle özenle hazırlanmış bir cevap vermesi biraz şaşırtıcıdır). Bu kehanete göre İntikam tanrıçası Poine (Poena) Troketta’daki ölümlülere büyük bir azap çektirmektedir. Bu nedenle Troketta köyü halkı yedi pınardan temin ettiği, içinde Nympha’ların bulunduğu suyu evlere serpmeli ve ovanın uygun bir yerine Apollon’un bir heykelini diktirmeliydi. İşte elimizdeki yazıtlı kaide, Trokettalıların salgın hastalık sırasında diktirdikleri bu heykele aittir.
Antik dünyada Delphoi (Apollon), Dodona (Zeus), Pergamon (Asklepios), Didyma (Apollon) ve Klaros (Apollon) gibi büyük kehanet merkezleri çok büyük ün ve saygınlık kazanmışlardı. Bu tanrılardan özellikle Apollon “kehanet bildiren” (khresmodotes) tanrı olarak bilinirdi. Bu merkezlere kent temsilcileri, krallar ya da bireyler başvurur ve tanrıların dinî ya da dünyevî bazı konulardaki görüşlerini sorabilirdi. Tanrıların değişik vezinlerdeki şiirsel cevapları genellikle bir thespiodos tarafından terennüm edilir ve bu cevaplar başvuru sahiplerine iletilirdi.
Kehanetlerin doğruluğundan hiç kimsenin kuşku duyması mümkün değildi. Ama nedense yuvarlak sözlerle kaleme alındıklarından, bunların doğru yorumlanması gerekirdi. Çünkü olayların kehanetten farklı bir biçimde gelişmesi kehanetin yetersizliğine değil, onun iyi yorumlanamamış olduğuna bağlanırdı. Örneğin, Delphoi’daki merkezin verdiği bir kehanetin yanlış yorumlanması efsanevi Lydia Krallığı'nın ve Kroisos’un sonu olmuştu: Herodotos’a göre, Lydia kralı Kroisos (İ.Ö. 6. yüzyıl) en güvenilir kehanet merkezini saptamak üzere, aynı anda yedi ayrı kehanet merkezine elçiler gönderir ve “kendisinin o anda ne yapmakta olduğunu” sordurur. Bunlardan yalnız Delphoi’daki kehanet merkezi kralın o sırada “kuzu ve kaplumbağa eti haşlamakta” olduğunu bilir. Böylece, en güvenilir kehanet merkezinin Delphoi olduğuna karar veren kral, oraya hediyeler göndererek tanrıyı hoşnut eder. Daha sonraları Pers imparatorluğuna saldırma ve onu yok etme planları yapan kral, bu konuda Delphoi'daki merkeze yeniden başvurarak, Tanrı Apollon'un bu konudaki kehanetini öğrenmek ister. Kehanet şudur: «Eğer nehri (Kızılırmak ?) geçersen, bir büyük imparatorluk yok olacaktır». Bu yanıtı kendi lehine yorumlayan Kroisos saldırıya geçer, ama Persler karşısında büyük bir yenilgiye uğrar. Evet, kehanet doğrudur; bir büyük imparatorluk yıkılmıştır, ama yıkılan Kroisos’un kendi imparatorluğudur!
KISA KAYNAKÇA:
J. Keil – A. von Premerstein, Bericht über eine Reise in Lydien und der südlichen Aiolis, 1908, 8-12.
H.W. Parke, The Oracles of Apollo in Asia Minor, 1985, 150-1.
R. Merkelbach – J. Stauber, Steinepigramme aus dem griechischen Osten I, 1998, 396-9.