DOMUZU KAYBOLAN BİR AİLENİN BAŞINA GELENLER
Manisa/Selendi’nin batısındaki Köleköy civarında antik devirde Tarsi adında bir köy bulunmaktaydı. Bu civarda ele geçen bazı yazıtlara göre bu köyün baştanrısı Apollon olup, yerel halk ona “Tarsi’li Apollon” (Apollon Tarsios) adını vermişti. Köleköy’de bulunan ve Apollon Tarsios tapınağı ile bağlantılı olan Grekçe bir itiraf yazıtı (confessio) bölgedeki dinsel sömürüye tanıklık etmesi bakımından çok önemlidir. İ.S. 154 yılına ait olan ve üzerinde bir ayak kabartması bulunan bu yazıtın çevirisi şöyledir:
«217 yılında Apollonios’un domuzlarından biri çalınınca, (bu konunun araştırılması için) Apollon Tarsios’un asa’sı (skeptron) dikildi. Ancak Tanrı’nın asa’sının huzurunda bu suçu hiçbir kimse üstlenmedi. Ama bir süre sonra domuz Aleksandros Tasilas’ın evinde bulundu. Rahip, (domuzun sahibi olan) Apollonios’a domuzu kendisinin alıkoyacağını, çünkü hayvanın bulunması için öngörülen sürenin dolduğunu söyledi. Ama Apollonios (rahibi dinlemedi ve) domuzu alıp evine götürdü. Bu nedenle Tanrı, 239 yılında, Apollonios’un karısına bir taş dikmesini ve üzerine Tanrı’nın gücünün ne kadar büyük olduğunu yazmasını emretti».
Yazıtta dile getirilen öyküye göre, domuzu çalınan Apollonios adındaki bir köylü, bu konuda bir soruşturma yapılması ve hırsızın bulunması için Apollon Tarsios tapınağına başvurmuştu. Diğer birçok yazıttan da bildiğimiz gibi, bu gibi durumlarda rahipler, köyün tüm yetişkinlerinin katıldığı bir toplantı düzenlerler ve olayı soruştururlardı. Gelenek olduğu üzere, bu toplantıda da önce ortaya Tanrı’nın gücünü temsil eden bir asa (skeptron) dikilmişti (Bu kutsal asanın dikilmesindeki amaç hem gelecekte günah işlenmesinin önüne geçmek, hem de işlenmiş olan bir günahın cezasını vermekti). Ama Apollonios’un domuzunu çalan hırsızın bulunması ve cezalandırılması için düzenlenen bu toplantıda hiç kimse ortaya çıkıp da bir itirafta bulunmamıştı.
Ancak Tarsi köyündeki kayıp domuz olayı burada kapanmaz. Çünkü hayvan bir zaman sonra Aleksandros Tasilas adındaki bir adamın evinde bulunur. Ama rahip domuza elkoymak ister; güya dinsel kurallara göre kayıp bir mal önceden saptanmış bir süre içinde bulunamazsa artık Tanrı’nın (tapınağın) malı olurdu. Ama domuz sahibi Apollonios rahibi dinlemez ve hayvanı alıp evine götürür.
Adak yazıtının üzerindeki ayak kabartmasından anlıyoruz ki, domuzun sahibi olan Apollonios, bu saygısız davranışı nedeniyle Tanrı tarafından bir ayağından cezalandırılmış ve bir süre sonra -bilmediğimiz bir nedenle- ölmüştü. Ama domuzun çalınışının üzerinden tam 22 yıl geçmiş olmasına ve günahkarın ölmesine rağmen tanrısal öfke dinmemişti. Bir gün Apollonios’un karısı tapınağa davet edilerek, kocasının başına gelenlerin 22 yıl önce tapınağa karşı yaptığı bir itaatsizlikten kaynaklandığı anlatılır ve bir ibret olması için, kocasının vaktiyle işlediği bu günahın öyküsünü ve Tanrı’nın gücünün ne kadar büyük olduğunu anlatan yazılı bir taş dikmesi emredilir.
Anlaşılan, Apollonios’un domuzunu rahiplere bırakmaması Tanrı Apollon Tarsios’u o kadar öfkelendirmişti ki, domuzu çalan gerçek hırsız Aleksandros Tasilas’ın işlediği suç bile sanki unutulup gitmişti!
KISA KAYNAKÇA:
P. Herrmann - H. Malay, New Documents from Lydia (2007), 93-94, no. 66
Supplementum Epigraphicum Graecum (SEG) 57, 2007, 1182